A'CEMİ (ARAPÇA
BİLMEYEN) KlRAATİ DÜZGÜN OLMAYAN KİŞİNİN İMAM OLMASI
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bize Abdülmecid, İbn Cüreyc'in şöyle dediğini haber verdi.
Bize Ata şöyle haber verdi: Ubeyd b. Umeyr'i şöyle derken duydum: Mekke'nin
etrafında bir topluluk bir araya geldi. Sanki vadinin yüksek yerinde, hac
gününde olduğunu zannediyorum. Şöyle dedi: Namaz vakti olduğunda, lisanı A'cemi
(Arap olmayan) Ebu Saib ehlinden bir adam öne geçti. Dedi ki: Söz konusu kişiyi
Misver b. Mahreme geri çekerek onun yerine başka birini öne sürdü. Bu durum
Ömer b. Hattab'a ulaştırıldı. Medine'ye gelinceye kadar durumdan bahsedilmedi.
Medine'ye geldiklerinde Hz. Ömer, Misver'e durumu sorunca Misver şöyle dedi:
"Ey müminlerin emiri! Benim açıklamamı bekle. Adamın lisanı A' cemiydi ve
biz hac vazifemizi yerine getirmek için bir araya gelmiştik. Bazı hacıların
onun kıraatini duymak suretiyle A'cemi lisanından etkilenmelerinden endişe
ettim." Hz. Ömer şöyle dedi: "Ve sen bundan dolayı mı bunu
yaptın?" "Evet" dedim. Bunun üzerine şöyle dedi: "İsabet
ettin. " Tahric: Musannef
Abdurrazzak, Namaz 2/400 no: 3852
İmam ŞafiI (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Misver'in yaptığı ve Ömer'in onu doğruladığı husus, müstehab
olandır. İmamlık yapacak kişinin A' cemi ve vali olmaması halinde onun geriye
çekilmesi ve yerine başkasının öne sürülmesi uygun olandır. Kişinin dini yaşantısı
iyi değil ya da namaz hususunda bilgisi az ise aynı durum yine geçerlidir.
Öne geçecek kişinin,
okuyacağı yeri iyi ve doğru bir şekilde ezberlemiş bir şekilde bilerek geçmesi
müstehabdır. İmamlığında lahn yapanınto) imamlığı mekruhtur. çünkü lahn ile
manadan ayrılır. Eğer lisanı A' cemi olan ya da kıraatinde lahn yapan kişi imam
olursa ve Ummu Kur'an'ı (Fatiha'yı) fasih okursa yahut yapmış olduğu lahn,
manadan hiçbir şeyden ayrılmasına sebep olmazsa, onun ve arkasında namaz
kılanların namazı caiz olur. Ama yaptığılahn dolayısıyla manadan biraz olsun
uzaklaşmasına sebep oluyorsa, arkasında namaz kılanların namazı geçerli olmaz.
Söz konusu şahıs, yaptığı kıraatten daha iyi bir kıraat bilmiyorsa, onun namazı
geçerli sayılır. Aynen kıraat bilmeden namaz kılması durumunda namazının
geçerli olması gibi ...
Arkasında namaz
kılanların onunla beraber okumuş ya da okumamış olması farketmeden namazları
geçerli olmaz. Ona imamlığında tabi olur ve beraber Fatiha'yı okurlar yahut
beraber lahn yaparlar yahut birisi A'cemi ile telaffuz eder yahut A'cemi
lisanla Kur'an'dan bir şeyokursa, onun ve arkasında olanların namazı caiz
sayılır. (Namaza zarar vermeyecek şekilde olursa) Eğer söz konusu lahn ve
A'cemi lisan lafzında Kur'an okumayı kastetmişse yukarıda zikrettiğimiz gibi
namazı geçerli sayılır (mana bozulmamışsa). Ama bunlarla Kur'an'dan başka bir
kelam kastetmişse, namazı fasit olur. Ve eğer kendisine uyanlar varsa, onların
da namazı fasit olur. Onun namazının fasit olmasıyla beraber arkasında namaz
kılmaktan ayrılır ve bir başkası öne geçerse yahut her biri namazlarını
münferiden kılarlarsa, namazları geçerli olur.
[Herhangi bir yazılı
metni okurken gerek i'rabında, gerekse lafızlarının telaffuzunda hata etmek,
dinleyenden başkasının anlamayacağı şekilde rumuzlar, kapalı ve mübhem sözler
kullanarak söz söylemek manasına kullanılır. Burada kıraatte, telaffuzda veya
i'rabında / dilbilgisi yönünde hata etmek anlamındadır.]
Sonraki için tıkla: